http://www.moonstar34green.tr.gg - PEYVA BİST U SİSEYAN

  EZ MISLIMANIM BİJİ İSLAME
  HUN BİXER HATİN ZİYARETVAN
  KURDİ MESNEWİYA NURIYE
  PEYVA BİST U SİSEYAN
  RAGİHANDİN TİRKİ KURDİ
  OTTOMAN - DİROKİ OSMANİ
  DESTPEK İSLAME
  ROBERT WILLIAMS MUSIC BOX ITALY
  KURDİSH İLAHİ BİJİ İSLAME
  BİJİ İSLAME EZ MISLIMANIM
  QURANA PİROZ Bİ DENGE KURDİ
  XUREK WWARİN HALAL
  BİJİ MEKTEBE İRFAN
  ŞEV U ROJEN DİNİ İSLAME
  ALEME EREBİ ZAZAKİ ENSİKLOPEDİA
  ZAZAKİ ENSİKLOPEDİA XOSERE
  ONLİNE KURANI KERİM
  HUN BİXER HATİN _RADYO
  HUN BİXER HATİN _FORUM
  BAWERİYA Bİ PEYXEMBERAN
  İSLAM GREEN34
  ERKA KU Bİ MİRİNE VE DİQEDE
  99 NAVE XWEDE TEALA
  XUTBA _XATİR _XWESTİNE
  DESTPEK TEFSÎRA SÛRETÊ FATÎHE
  MEKTUBO HEWTIN
  WEFAKARÎ HEZKIRINÎ
  BIJI PALESTINE EZ MISLIMANIM
  XWEŞRU JİYANE _ İSLAME
  BEDEW RİND XWEŞİK _İSLAME
  LENERİNA JİYANE __ DİNYA GERDUN İSLAME
  ISLAM MENGIKUT NEGARA
  MUSLIM XWEŞRU _ JİYANE __İSLAME
  INW WORLD GROUP
  DİROKİ OSMANİ BİJİ İSLAME
  BİJİ İSLAME BİJİ OSMANİ









OSMANLICA  GOOGLE  LINKS  LIST



https://www.google.com.tr/search?q=osmanl%C4%B1ca&ie=utf-8&oe=utf-8&rls=org.mozilla:tr:official&client=firefox-beta&channel=np&source=hp&gws_rd=cr&ei=5uizUuj1CZCX0AXzqoAw#channel=np&q=OSMANLICA&rls=org.mozilla:tr:official


RİSALE - İ NUR  KURDİ 



    Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bir asra yaklaşan ve iman- Kuran hakikatlerini bilgi çağının anlayışına göre ders vermekle geçen bereketli ömrünün nadide meyvesi ve muhteşem mirasıdır Risale-i Nur. Kur’an-ı Kerim’ den ilham alarak evrensel, temel-ortak insanî değer ve dayanakları konu alan ve bu esaslar üzerinde işleyen Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı, dünya çapında haklı bir ilgi ve üne kavuştukça, değişik dünya dillerine çevrilme çalışmaları da hız kazandı. Bu gün dünyanın 50 diline çevrilmiş durumdadır Nur Risaleleri ve bu sayı gittikçe artmaktadır.
    Alem-i İslam ve dünya çapında, tahkiki iman dersini, ikna ve ispat metoduyla ders vererek çağa damgasını vuran bu orijinal eserleri Bediüzzaman hazretleri, Arapça ve Türkçe olarak kaleme almıştı. Kürtçe de yazmak istemişti. Hatta kendi memleketinde ilk telif ve tefsir çalışmalarından birini teşkil eden, bir şaheseri olan ve daha sonra İstanbul da tabedilen  İşarat’ül- İ’caz’ın ilk yazılışı da Kürtçe’ dir.

 Eski ve önemli talebelerinden Müküslü Hamza’nın yazdığı ”Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatı” isimli eserde :“ Hazreti Üstad İşarat’ül- İcaz’ı yazarken Kelam-ı Kadim’i eline alır, Kürtçe takrir ederdi. Hiç kitaba ve ya tefsire bakmazdı. Arkadaşlarımızdan Molla Habib namında bir Efendi Kürtçe not tutardı…..” diye yazar. Fakat kendisi, 1925 yılında içinden çıktığı Kürt toplumundan kopartılıp batı illerine sürgün edilince ve Kürtler-Kürtçe üzerinde insanlık aleminde görülmemiş vahşi bir şekilde yasaklama ve hatta yok etme firavunluğu bizzat devlet siyaseti olarak uygulamaya konulunca, kendi dilinde, Kürtçe olarak yazmak fiilen mümkün olmadı. Fakat o bunu  bir ideal olarak hep içinde taşıdı ve ölümüne yakın ise bir vasiyet şeklinde hamiyetli omuzlara, kalemlere bıraktı.Divan-i Harb-i Örfi, İçtimai Dersler gibi eserlerinde Kürtlere hitap ederken: " şecere-i tuba istidadında olduğu halde, böyle kurumuş, sahipsiz ve ilim-medeniyet aracı olan edebiyattan uzak kalmış lisanınız( Kürtçeniz); teessüfle sizi, gayret ve hamiyeti milliyenize (milli onurunuza) arzı şikayet ediyor" şeklindeki hamiyetkar feveranı, aynı şekilde insan için ana dilin önemini dile getirdiği ve Kürtçe' ye sahip çıkılması için yol gösterici tavsiyelerde bulunduğu diğer yazıları da göz önüne alındığında, kendisinin özellikle Kürtçe de yazmak istediği anlaşılıyor. Hatta Kürtçe' yi çağın ilmi çalışmalarının aracı ve taşıyıcısı bir dil seviyesine getirme ideali de, yazdıklarından ulaşabildiğimiz sonuçlar olarak karşımıza çıkıyor.Ömrünün sonunda ve Kürtçe’ nin üzerindeki katmerli zulüm ve yasağın devam ettiği 1940-55’ li yıllarda yazdığı Şualar isimli değerli eserinin sonunda, Risalelerinin Kürtçe’ye tercümesi ile ilgili –şartların zorluğu ve zorbalığı icabı- şifreli bir vasiyet ve tavsiye, dikkatli nazarlara görünüyor. Çünkü o dönemde Bediüzzaman’ın belirttiği gibi “insan eti yiyen yamyamların bile bir usulü, bir kuralı olduğu halde, bunların uyguladıkları gaddar ve keyfi bir anlayış” ın despotizmi ile değil Kürtçe tercümeden söz etmek, Kürtçe den söz etmek bile imha ve idamla karşı karşıya kalma sonucunu doğuruyordu.İşte bu şartlarda  Kürtlerin durumundan ve geleceklerinden söz ederken, yani bu gün ve yarınlarını irdelerken kullandığı: “ Türkçe’ yi ve Arapça’ yı tam bilmeyen, mürşitleri ve alimleri perişan olan ve her kesten ziyade müsibetlerin başlarına geldiği vilayeti şarkiyenin imdadına ileride Risale-i Nurların yetişeceği ve irşad edeceği ve siyasetle ilgili olduğu için bahsetmeme şimdilik engellerin bulunduğu başkaca vazifeler….” İfadelerinden anladığım kadarıyla, söz konusu vazifelerden biri de, Risalelerin Kürtçe tercümesidir.Risale-i Nurların Kürtçe’ye ilk tercümeleri, Üstad Bediüzzman’ın vefatından hemen sonra, 1960- 70 li yıllarda, Güney Kürtleri yani Irak Kürtleri tarafından gerçekleştirildi. Fakat bu çeviriler, Kürtçe’ nin en yaygın lehçesi olan Kurmanci ile değil, Soranca ile olduğu için Irak Kürtlerinin bir kısmı ile Türkiye Kürtlerinin tümü bu çevirilerden istifade edemedi.Türkiye Kürtlerinden merhum Muşlu büyük Seyda ve değerli Nur Talebesi Molla Muhammed Zahid Ağabey tarafından o yıllarda yapılan tercümeler maalesef Kürtçe üzerindeki insanlık dışı baskı ve yasaklamadan dolayı yayınlanamadı. Molla Zahid hoca da bu baskılardan dolayı yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Lübnan- Beyrut’ta bu çalışmalarına devam etti. 2000 li yıllarda bitirdiği Kürtçe tercümelerin basımını gerçekleştiremeden 2008 de ebede göçtü Seydayê Mela Zahid (rahmetullahi aleyhi). Vasiyeti gereği inşallah bu değerli çeviriler bir gün basılır ve ümmetin, insanlığın istifadesine sunulur. Türkiyede ilk Kürtçe Risale tercümelerini, 1992 yılında edebi, dini ve kültürel bir çok önemli çalışmaya imza atan Nubihar Dergisi Yayınları yaptı. Süleyman Çevik ve Sabah Kara’ nın değerli çalışmaları ile “Küçük Sözler/Peyvên Piçûk”, Yirmi Üçüncü Söz/Peyva Bîst û Sisêyan”, “Uhuvvet Rîsalesi/Rîsaleya Biratiyê” kitaplarının basımı gerçekleşti. Bir yıl sonra da Bediüzzaman’ın değerli Talebelerinden Abdulkadir Badıllı “Küçük Sözler” kitabının Arap Alfabesiyle Kürtçe çevirirsini yayınladı. O zaman Kürtçe’ nin önündeki engeller ve yasaklamaların tamamen kalkmamış olması ve on yıllarca süren yürürlükteki asimilasyonun Kürtleri Kürtçe’den uzaklaştırıp, kendilerini kendilerine yabancılaştırması sonucu, bu ilk Kürtçe Tercümeler beklendiği kadar yayılmadılar.  Bu ilk ve önemli çeviri çalışmalarından sonra özellikle Kürtçe’ nin dini literatürüne ve geleneksel dilsel birikimine nispeten daha bir hakim olan Kürt Seyda ve hocaları/mollaları da  bir çok Kürtçe Risalenin hatta “Lemalar”, “Şualar” gibi büyük ciltli kitapların tercümesini gerçekleştirdikleri halde bunların henüz basımları yapılmış değil maalesef.İkinci dönem Kürtçe tercümeyi Zehra Yayıncılık başaltı. Risalelerin lügatli ve indeksli orijinal basımlarını gerçekleştirmekle, Risale basım ve neşir hizmetlerinde takdire değer çalışmalara imza atan ve bu nedenle özellikle tercih edilen bir yayınevi olan Zehra yayıncılık, şimdiye kadar yedi Kürtçe Risale yayınladı. Bunlar: “Munazarat”,Divan-i Harb-i Örfi”,Münacat Risalesi”, “Mucizat-i Ahmediye Risalesi”, “Mucizat-i Kuraniye Risalesi”, “Hutbe-i Şamiye” ve “İhlas Risaleleri”. Bir de Nûbihar Yayınları’ndan yen  çıkan, Serdar Bedirxan tarafından tercüme edilen ve anlamadığım halde sevincimden alıp okuduğum Zazaca “Küçük Sözler/ Vateya Qijkekî” den de söz etmek gerekir bu cümleden olarak.Merdan Newayî, Ayhan Meretowar ve benim tarafından çevirileri yapılan bu Risalelerin çoğu, yıllarca Kürtçe’ ye olan susuzluk ve şartların da uygun olması sonucu, ilk baskıları hemen bitti neredeyse ve bir kısmının ikinci baskıları gerçekleştirildi.Risale-Nur’un Kürtçe çeviri ihtiyacı konusunda önemli bir boşluğu doldurmakla tarihi bir hizmete önayak olan Zehra yayıncılık, daha yetkin, daha olgun, daha oturaklı ve geniş çaplı Kürtçe tercüme faaliyetlerine de kapı açacak anlaşılan(inşallah).Fakat şunu belirtmekte fayda var ki Zehra Yayıncılığın yayınladığı bu Kürtçe Risale çevirilerinde, genel olarak Kürtçe dini literatüre tam hakim olamamanın doğurduğu yetmezlikler yer yer göze çarpıyor. Buna benim yaptığım çeviriler de dahildir. Her ne kadar ben İmam Hatip ve İlahiyat eğitimi aldıysam da bunun Kürtçe temelli dini literatürüme bir katkısı olmadı. Sadece dini literatürüme bir getirisi oldu.Bunun yanında bu çevirileri yapan bizler ve bize yer yer yardımcı olanların yaş itibarıyla genç olması yani kırkın altında olmamız, o dille haşir neşir olma ortamı olan köy çevrelerinden uzak ve günlük yaşam ve yazışmalarda- nerdeyse sadece- Türkçe’ nin kullanıldığı şehir merkezlerinde, uzun süre  - eğitim ve iş sebebiyle- kalmış olmamızın neden olduğu, Kürtçe’ deki zayıflık, Kürtçe’ye tam vukuf/hakim olamamanın doğurduğu yetmezlikler, üçümüzün çevirilerinde de görülüyor maalesef. Kaldı ki bu çeviriler yapan hiç birimizin- birkaç yıldır Kürtçe’ ye olan  merak ve kişisel gayret ve hamiyetimizle Kürtçe birkaç kitap okuma, birkaç makale yazma ve bunun verdiği şevkle Kürtçe dersler verme çalışması dışında- Kürt edebiyatı adına bir eseri, bir edebi çalışması ve bir kariyeri yok. Dolayısıyla bu çevirilerdeki Kürtçe’ nin, Kürtçe’ nin tadını tuzunu tam verememesi ve dini kavramların yerli yerine oturtulmamış olması ile manevi halavet ve taravetten kısmen yoksun olması normaldir kanaatimce.Bunun hal çaresi Kürtçe dini literatürün ve Kürtçe ilmi konuların müzakere ve eğitiminin geleneksel kaynağı olan medrese ehlinin bu tercüme olayına müdahil olması yani bu işe medrese ehlinin elinin değmesi lazım, halkaya ve heyete dahil olmaları icap ediyor ve hatta buna öncülük etmeleri gerek. Bizim…şahsen ben kendimi söyleyeyim, bu çeviri işine haddimin fevkinde el atmam, Xanî yê Mezin’ın yani Büyük Xani’nin dediği gibi: ” Ji kemala bê kemalî, meydana kemalê dîtî xalî/ kemalsizliğin kemalinden, kemal meydanını boş bulduğundan ” dendir; başka bir şey değil.Dil konusunda yetkin ve ideal bir tercüme dili ise: eğitim imkanından mahrum Kürtçe gibi bir dilin sanırım  tek vukufiyet yolu ve göstergesi, Kürtçe ortam da uzun süre kalmış yada köklü Kürt dili ve kültürüyle –tabiri caizse-yaşını başını ağartmış ya da –gençse eğer- Kürtçe aşkıyla şiirler vucuda getirmiş, divanlar oluşturmuş ve enfes edebi yapıtlar yazmış ve  Kürtçe’sini bu şekilde ispatlamış birinin Kürtçesi ancak sadre şifa olur kanaatimce.“İyi hoş ta, bu kıtlık ve yoklukta nerde bulalım bu nitelikteki çevirmenleri”Merhum Ali Şeriati’nin dediği gibi:” Maalesef alimlerimiz, aydın değil; aydınlarımız da alim değil.” Evet budur bütün derdimiz. O zaman alimler ve aydınlar yardımlaşacaklar. Bir şahs-i manevi oluşturacaklar. Bu kadar basit. Gençler- haydi diyelim aydınlar- çalışkan ve girişken davranıp Kürtçe çeviri örneklerini sundular. Bu işin asıl ehli ve sahipleri olan alimlerimizin uzakta durması, kendilerine ve millete büyük bir haksızlıktır. Onların da çeviri numunelerini sunması, meydana inmesi gerek. Madem Cenab-i Hak nasip etti, Zehra Neşriyatın emektar kahramanları, sağ olsun, var olsunlar, böyle şerefli bir hizmet imkanını önümüze açtılar. O halde Seydalarımız, alimlerimiz de katkılarını sunmalıdırlar. Ondan sonra alimlerimiz ve aydınlarımızın ayrı ayrı  ve ya müşterek çalışma ile sundukları bu örnek Kürtçe çevirileri, Kürt kamuoyuna sunulur. Hangi tercüme tarzı, kimin ve ya kimlerin çevirisi tutulursa, kabul görür ve taktir edilirse, o mihval üzere devam edilir. Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi: “Fertte olmayan, cemaatte bulunur.” dediğinizi duyar gibiyim. Evet doğrudur, bulmak zor.Zaten bu konuda çok müjdeli, müşfik ve müşevvik; aynı zamanda  yol gösterici ve tarihi bir karar, geçen hafta Diyarbakır’da yapılan çok önemli ilmi müzakerelerin yapıldığı ve tarihi kararların alındığı Uluslararası Bediüzzaman Said Nûrsi Sempozyumu’ unun Sonuç Bildirisinin 9. Maddesinde var
“Kürt halkı ve Kürt uleması uzun bir süre boyunca Risale-i Nûr'un dili olan Türkçe'yi bilmediği için bu eserlerden yeterince istifade edememiştir. Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla Nûbihar dergisi tarafından şu ana kadar parça parça yayımlanan Risale-i Nûr'un Kürtçe çevirileri önemli bir işlev görmüş olmakla beraber bunun yeterli olmadığı ve Risale-i Nûr Külliyatı'nın bir bütün olarak Kürtçe'ye çevrilmesi ihtiyacı dile getirilerek bu iş için bir heyet kurulması ve bu heyetin çalışmalarına başlamasının büyük önem arzettiği belirtilmiştir.”Sanırım bu karar, başka bir söze hacet bırakmıyor. Öyle ise,  Büyük Hani gibi deriz: “ Êdî çi bibêjim, ez nizanim; bilmez ki, ne söyleye zebanım. Vesselam.


Nevzat Eminoğlu / gazetekurd


RİSALE - İ NUR VE OSMANLICA


http://www.irfanmektebi.com/



BATI TÜRKÇESİDİR ZENGİNDİR OSMANLICA


Türkçe konuşmak isteyen,bazen hiç birşey konuşamaz olur oysa
Hiç Farsçadır,Şey Arapça,Batı Türkçesidir,zengindir Osmanlıca
Şamanist Türkler Müslüman oldu,ve hidayete erdi Orta-Asya
Türkler İslamın sancaktarıdır,bu yüzden konuşuyor Osmanlıca 
 



OSMANLICA  DERGİLER




http://www.osmanlicadergi.com/
http://pusulader.org/



OSMANLICA  BİLGİSAYAR KLAVYE




http://www.teknosergi.com/marka/katip.aspx?CatId=302&tabId= 



OSMANLICA WEB KLAVYE


http://www.isa-sari.com/osmanlica/




ARABÇA WEB KLAVYE 


http://www.ilimdunyasi.com/klavye/ilimdunyasi-arabic-keyboard.html




OSMANLICA ALFABE VE YAYINLAR


http://www.kuranelifbasi.com/
http://www.irfanmektebi.com/
http://www.altinbasaknesriyat.com/
http://www.hayratnesriyat.com/
http://risaleonline.com/

http://www.theunity.org/tr/  İDSB
http://www.thepenmagazine.net/
http://www.tgtv.org/


http://www.google.com.tr/search?q=%C4%B0NTERNETTEN+OSMANLICA+DERSLER%C4%B0&hl=tr&gbv=2&oq=&gs_l=



RABİA PLATFORM  FORM 



http://r4biaplatform.com/





ŞİRİN KALEM ÇOCUK DERGİSİ



http://www.sirinkalem.com/



 

 
Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!